bugün

sevdiği entry'ler

mesaj bekleyen yazar

Hadi hep beraber mesaj attırma enerjisi gönderelim. Şimdi sakince mesaj atmasını istediğimiz kişiyi düşünelim yüzünü gözünüzün önüne getirelim. mesela Ahmet bana mesaj atıyorsun diye düşünelim. Sonra meşaz gelecek ama hep beraber inanalım.

ayşegül

birleşik olmasına rağmen güzel bir kız ismi.

bağcılar a gider iken aldı da bir memur

üsküdar'a gider iken üzerine yapılmış komik bir heijan şarkısı.

5 ve 6 mayıs hastane raporu patlaması

perşembe gününün tatil olmamasından kaynaklanandır.

kpss

Böyle soru mu olur lan, moralim bozuldu.

görsel

lao tzu

son günler de yazılarını okuduğum çinli felsefeci.

görsel

sevgilisinden ayrılıp kafa siken arkadaş

Derdini anlatan insanlara seninki de dert mi be deyip kendi derdini anlatan insanlardan olmamak için susup dinlemek zorunda kaldığım arkadaştır. Ben susup haklısın seni anlayabiliyorum geçecek dedikçe daha da bir triplere girip kendini dünyanın en dertli insanı moduna sokuyor. Hayatı boyunca hiçbir maddi sıkıntı, ailevi sorun yaşamamış anne babasıyla arkadaş gibi olan hatta oturup karşılıklı rakı bile içen, el bebek gül bebek büyütülmüş ailenin tek çocuğu. Ama sevgilisinden ayrılmış beyfendi hayatı bitmiş, intihar edecekmiş. Hadi siktir git öldür kendini sen harbiden hak etmiyorsun bu hayatı dedim ve yol verdim.
Ulan amına kodumun çocuğu senin ben derdini sikeyim ya.
Bak nasıl dellendim lan ben aile bireylerimin hepsinin aynı sofrada olduğu bir tane akşam yemeği bilmem. Yok abi yaşanmadığından bilmiyorum hep bir dağınıklık olmuştur evde. Abimin olduğu odada babam, babamın olduğu odada abim olmaz. Kendimi bildim bileli kavgalılar.
Annem desen ikisi arasında kalmış garibim. ben zaten unutulmuşum.
Ulan ben bir kere bile babamın bana nasılsın diye sorduğunu bilmem, bir kere şevkatle yaklaşıp başımı okşadığını hatırlamam. Millet ilgi manyağı bir şekilde büyütülüyor ama bir kız için intiharı düşünüyor. Ayrılıksa biz de yaşadık amk bizi de terk ettiler, aldattılar ama bir kere bile aşk için intiharı düşünmedim.
Aşk için diyorum çünkü aşk hariç her konuda intiharı en az 2 kere düşünmüşümdür. Neyse böylelerinin ben amına koyayım bundan sonra hiçbirine hoşgörü yok direkt derdini sikeyim birader diyip siktir çekmek var.

anın görüntüsü

"Bu kadarına razıysan, yaşa gitsin
Kaç kişiyiz savunan sevdayı?"

görsel

sana ardından sezen aksu dinleyecek kadar alıştığımı fark etmemiştim. özledim biraz ama unutmam gerek.
gitsene işte. zaten hiç gelmemiş gibi. kapı ağzında beklemekten sıkıldım.

cin tonik

"Her zamankinden!"

ölen kediyi çöpe atmak vs gömmek

Bilader ne yaparsanız yapın ama yakmayın nolur, kedi akgezen mi zombi mi niye yakıyorsunuz?

meryem uzerli nin cannes de giydiği elbise

görsel

neden sevgilin yok

gözümün değdiği herkesin ya unutamadığı bir sevgilisi ya da atlatamadığı travmaları, zorlama huyları var. hâl böyle olunca (tam bir yaşam destek ünitesi olduğum için) karşıma çıkan kişileri iyi etmeye çalışıyorum. "yazıktır mutlu olsun" dediğim kişiler de ilk fırsatta beni canlı canlı yaktığı için sevgilim olmuyor.
sorun bende değil onlarda.
azıcık bende de var tabii.
ya tamam cidden sevimsiz birisiyim.

ama bana ne, biraz da onlar beni iyi etsin.

sözlük yazarlarının itirafları

“Abi sürekli bir kek sevgisi, kafa mı buluyorsun, ne iş, nedir bu kek aşkının sebebi?” Diyor.

“Eski bir hikaye” diyorum, “bendeki bu kek aşkı bir başka...”

ilkokul üçüncü sınıfa gidiyorduk. Sınıfımıza o yıl gelmişti dila; Okula başladıktan 3 gün sonra. Herkes ikişerli oturuyordu, huysuz ve mendebur ben tek başıma. Dila’yı yanıma oturtmuştu makbule hoca. Başlarda hiç alışamamıştım. Gıcık olmuştum ona. ismi bile tuhaf geliyordu. Sanki bir harf eksik, tamamlanmamış gibi. Sonraları ismi çok hoşuma gitmeye başlamış, her hareketi her sözü aklıma kazınır olmuştu. Kocaman gözleri, çilli burnu ve küt saçlarıyla robottan hallice sakin hareketleri. Küçücük bir çocuktum, aşktan ne anlardım ki? Kendimizi bile keşfedememişken üstelik. Dile gelmedi bu mevzular asla...

her gün, istisnasız her gün beslenme çantasında bir adet kek dilimi olurdu. Başlarda pek umursamasam da sonradan tuhaf bulmuştum. Nedenini sorduğumda, “çok seviyorum...” demişti. Başka hiçbir nedeni yoktu yani. Bir insan bir dilim keki nasıl bu kadar sevebilirdi ki? Ama öyle güzeldi ki annesinin yaptığı o kek dilimleri, kokusu ve tadı büyülü gibi...

Yazın babasının tayini yüzünden başka bir şehire taşınacaklardı. Belki bir daha hiç göremeyecektim onu. Karne günü vedalaştığımızda “beni hep hatırla...” demişti. Son cümlesi sadece bu olmuştu; beni hatırla. Sanırım 2 hafta sonraydı, haberi almıştık. Tüm aile Trafik kazasında vefat etmişlerdi. Günlerce doğru düzgün tek kelime konuşmamış, sürekli ağlamıştım. Evdekiler ne yapsa düzelmiyordu durumum. Temmuz ayının başıydı. Rüyamda onu görüp uyandığım bir sabah annemin yanına gidip yatağının başucunda şunları söylemiştim; “bugün bana kek yapsana...” o gün pişen kek kokusunda ve sonrasındaki her kek tabağında o aklıma geliyordu. Ardından geçen tüm o yıllar boyunca da. Ne zaman mis gibi bir kek kokusu duysam dila’nın yüzü canlanıyordu karşımda. Unutmamamı, onu hatırlamamı sağlıyordu.

Sonrası malum, dilimi küçük ama hikayesi büyük, hiç bitmeyen kek sevgisi. Çocukluktan kalma bir yaranın izleri, nadiren gelen mutluluk anlarının vesilesi...

Hepsi bu.

anın görüntüsü

dilek dilemek için gittim, huzur buldum.

görsel

deniz kadar dingin olurum umarım.